Ön Söz
Bir kaç
dakika düşünün... Düşüncelerinizi gecenin karanlığında, yanınızda kimse
olmadığında yazıya geçirmek için hazırlanın. Sonra bu düşüncelerinizle
aklınızda bir kurgu geliştirin gecenin mavisine -sonsuzluğa- doğru... Bu kurgu
ask, macera, aksiyon, komedi olabilir. Kararınızı verdikten sonra bir cümle ile
başlayın. İlk cümlenizden sonrası sadece sabır olmalıdır. Sabır olmasa
eser olmaz...
İtiraf
etmeliyim ki ben bu kitaba ilk cümleyi başka bir kitaptan alıntı yaparak
başladım ama şu an bu kitap o alıntılardan arındırılmış bir şekilde karşınızda
duruyor. Bu kitaptaki ilk hatam buydu. Başka bir hatam ise binlerce kez
yaptığım yazım hatalarım ve bunlar yüzünden çoğu kez kötü eleştirilere maruz
kalmam. Kaç kez baştan okuduysam her seferinde yeni bir yazım hatası ile
karşılaştım. Bu hatalar bir türlü bitmek bilmiyordu. Diğer hatalar ise bende
saklı olsun...
Sadece
düşünmek de yetmiyor. Bunu birde kâğıda aktarmak var. Ben çok demedim ama bir
türlü kâğıda yazamadım. Sürekli elektronik ortama yazdım. Asıl meselede
burada düşüncelerimizi yazıya geçirecek bir ortam bulmak. Ben çok iyi bilirim
bu sıkıntıyı. Bu yüzden saatlerce bilgisayarımın başında kambur bir şekilde
klavyeme gömüldüğümü hatırlıyorum. Biraz da kendimden fedakârlık ederek bu
eseri ortaya çıkardım.
Yazarken
başka bir şeyi daha göz önünde bulundurarak yazdım. Kelime saymak. Hep
sözcük sayarak kurguyu göz önünde bulundurdum. İki kelime daha nereden uzatırım
diye çalıştım. Şu anda da bunu yapıyorum. Bilgisayara yazmadığım zamanlar gece
bir kâğıda yazmayı tercih ediyorum. En güzeli gece ortaya çıkıyor. Cümleler saf
halinde kâğıda dökülüyor. Farkında olmadan gecenin kalemime vuran siyah ışığı
ile yazıyorum. Bilgisayarda iken on kez siliyorum bir cümleyi ama kâğıda ne
yazdığımı bile fark edemiyorum. Bir şeyi hatırlamak için kullanıyorum bu
yöntemi gecenin sessizliğinden yararlanarak dinlediğim müziğe kendimi
bıraktığımda her şey gözümün önünde canlanıyor.
Daha
söylemek istediğim çok şey var. Ama kelimeler yetmez bu duruma. Hani bazen
kelimelerle ifade edilemeyen duygular vardır ya işte o anı yaşıyorum. Bir eser
meydana getirdim. İmzamı, üstüne Köksal Güneş olarak atabileceğim bir eserim
oldu sonunda. İşte bu duygu daha önceden imzanızı yüzlerce kez atığınız o boş
kâğıtlardan daha anlamlı oluyor. Bazen hayatta yaptığımız işlerin anlamına
varmak gerek.
Bir kitabı
çok pahalı diye almadığımız zaman sadece kendi tarafımızdan düşünüyoruz ama
olaya bir de yazar gözünden bakıldığında işin asıl yüzünün öyle olmadığını
anlaşılıyor. Bu işin içine girmeden asla bilinmeyen sırlar bunlar. Bir kitabın
etiket fiyatı üzerindeki fiyat doğrudan yazara geçmiyor. Bazen hiç kar bile
etmiyor. Ben bu kitaptan kar edemiyorum. Sadece telifinin karşılığını almayı
umut ediyorum.
Lafı daha
fazla uzatmadan son bir şey daha eklemek istiyorum. Çok karşılaştığım için
söylüyorum bunu. Ön yargılarınızı yenin. Kitabın
başı biraz sıkıcı olacak bundan emin olun ama ilerleyen bölümlerde olayların
içine dâhil olmanızı umuyorum. İlk defa roman yazdığımdan acemilik payımı
unutmayınız…
Köksal
Güneş
Yorumlar
Yorum Gönder